Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da gerçekleştirilen "Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu"nun açılışında önemli değerlendirmelerde bulundu. 70 ülkeden temsilcinin katıldığı forumda, lojistik hatların küresel ticaretteki kritik rolüne dikkat çekildi.
Lojistik Hatların Önemi ve Bölgesel Gerilimler: Erdoğan, konuşmasında, "Küresel ekonomide insan ve mal dolaşımını sağlayan lojistik hatların önemi her geçen gün daha da artıyor. Bölgemizde son dönemde yaşanan gerilimler ve belirsizlikler, yeni ve güvenli ulaştırma güzergahlarının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı" ifadelerini kullandı. Covid-19 salgını döneminde de bu durumun açıkça görüldüğünü belirtti. Forumun sınır ötesi işbirliği imkanları, dijitalleşme adımları, altyapı yatırımları ve transit taşıma süreçlerinin uyumlaştırılması gibi konuları ele alacağını ifade etti.
Türkiye'nin Stratejik Konumu ve Ulaştırma Vizyonu: Türkiye'nin stratejik konumuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin sadece 4 saatlik uçuş mesafesiyle 67 ülkeye ve yaklaşık 1,5 milyar insana doğrudan erişim sağlayan bir noktada olduğunu belirtti. Ayrıca, ekonomik bakımdan toplam 51 trilyon doları aşan gayri safi yurt içi hasılaya sahip bir coğrafyanın tam merkezinde yer aldığını kaydetti. Forumun, Türkiye'nin ulaştırma vizyonunu ve liderlik kapasitesini tüm dünyaya gösteren önemli bir platform olacağına inandığını dile getirdi.
300 Milyar Dolarlık Ulaştırma Yatırımı: Erdoğan, Türkiye'nin özellikle son 22 yıldır ulaştırma ve haberleşme altyapısına yaklaşık 300 milyar dolarlık büyük bir yatırım yaptığını açıkladı. Bu yatırımın dağılımını şu şekilde detaylandırdı:
· Karayolları: 177 milyar dolar
· Demiryolları: 64 milyar dolar
· Havayolları: 25 milyar dolar
· Denizcilik: 4 milyar dolar
· Haberleşme altyapısı: 25 milyar dolar
Bu yatırımların üretime etkisinin 1 trilyon 65 milyar dolara ulaştığını ve istihdamda ciddi artışlar sağlandığını belirten Erdoğan, ulaştırma yatırımlarının ekonominin itici gücü haline geldiğini vurguladı.
Altyapıdaki Dönüşüm: Ulaştırma altyapısındaki gelişmelere de değinen Erdoğan, 6 bin 101 kilometreden devraldıkları bölünmüş yol mesafesini 29 bin 742 kilometreye çıkardıklarını söyledi. Sadece 6 ilin bölünmüş yollarla birbirine bağlı olduğu eski duruma karşılık, bugün 77 ilin bu yollarla birbirine bağlandığını ifade etti. Otoyol uzunluğunun 1.714 kilometreden 3.796 kilometreye, karayolu tünel sayısının 83'ten 513'e, tünel uzunluğunun ise 50 kilometreden 790 kilometreye ulaştığını belirtti. Demiryolu ve havayolu alanında da önemli gelişmeler kaydedildiğini, hızlı tren ağının 2.251 kilometreye çıktığını ve havalimanı sayısının 26'dan 58'e, yurt dışı uçuş noktasının ise 60'tan 353'e yükseldiğini ifade etti.
Muhalefetin Engelleme Çabalarına Rağmen Yatırımlar: Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu yatırımlar yapılırken muhalefetin ve marjinal örgütlerin engelleme çabalarıyla mücadele ettiklerini dile getirdi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı gibi projelere yönelik eleştirileri ve engelleme girişimlerini hatırlatan Erdoğan, "Muhalefetin takoz siyasetine hiçbir zaman teslim olmadık. Engellere takılmadan projelerimizi kararlılıkla hayata geçirdik." dedi.
Orta Koridor ve Kalkınma Yolu Projeleri: Konuşmasında iki büyük stratejik projeye değinen Erdoğan, bunlardan ilkinin "Orta Koridor" olduğunu belirtti. Çin'den Avrupa'ya uzanan ve 21 ülkeyi demir yolu ağıyla birbirine bağlayan Orta Koridor'un, deniz yoluna kıyasla iki kat daha hızlı, havayoluna göre ise yaklaşık dört kat daha ekonomik taşıma imkanı sunduğunu ifade etti. Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının bu koridorun bel kemiğini oluşturduğunu söyledi.
İkinci önemli projenin ise "Kalkınma Yolu" olduğunu kaydeden Erdoğan, bu projenin ticari bir tasavvur olmanın ötesinde bir barış projesi olduğunu ve bölgesel istikrarın anahtarı konumunda bulunduğunu vurguladı. Basra Körfezi'nden başlayıp Ovaköy üzerinden Türkiye'ye ve oradan Avrupa'ya uzanan çok modlu yapısıyla öne çıktığını belirtti. Bu projelerin Türkiye'ye ve bölgeye büyük ekonomik ve istihdam katkıları sağlayacağını öngördü.
Erdoğan, Türkiye'nin sadece jeopolitik konumundan değil, jeostratejik güven adası olma özelliğinden de söz edildiğini belirterek, bu iddianın altının ulaştırma yatırımları, insani yardımlar, girişimci dış politika ve vicdanlı duruşla doldurulduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı.